No Image Available

Gece Yarısı Kütüphanesi

 Yazar: Matt Haig  Yayınevi: Domingo Yayınları More Details
 Açıklama:

Şubat 2024 tarihli 26. Baskısını okuduğum 282 sayfalık bu kitap 2020 yılında Goodreads’te Yılın En İyi Romanı seçilmiş. Çok uzun zamandır düzenli okuyamıyorken bu roman ilaç gibi geldi doğrusu. Çünkü sürükleyici ve ilgi çekici. 2 günde okuyup bitiriverdim.

Kitap kısaca Nora’nın intihar etmişken belki araf diye tanımlayabileceğimiz bir yerde hayatının farklı versiyonlarını denemesini ve pişmanlıklarının yazılı olduğu kitaptaki sayfaların birer birer boşalmasını anlatıyor. Tabi bu arada gerçek hayatına da bir göz atıyoruz, yaptığı seçimleri ve intihara sürükleyen olayları öğreniyoruz, işinden çıkarılması, kedisinin ölmesinden kendini sorumlu tutmasını, kardeşinin kendisi ile görüşmemesi, tek piyano öğrencisinin dersi bırakması, kendisini “evren için gereksiz bir detay olarak görmesi” vs. Nora denediği versiyonların birinde aslında mükemmel versiyonu buluyor, kalmayı da istiyor ama orada kalması mümkün olmuyor çünkü gerçek hayatında aslında bir işe yaradığını, piyano dersi verdiği çocuğun aslında hayatına dokunduğunu fark ediyor ve ölmek istemiyorum diyerek gerçek hayatına dönüyor. “Kaçıp gitmek istediği yerin, kaçtığı yerle aynı yer olduğunu görüyor. Hapishane bir yer değil aslında bakış açısı”( Sayfa 293).

Burada uzun uzun olaylara girmeden (ki yazılamayacak kadar çok versiyon var) kitaptan beğendim birkaç alıntıya yer vermek istiyorum:

Sistem hatası başlıklı bölümde, her versiyonda aslında mevcut hayatında hoşlanmadığı şeylerin alternatif hayatında istediği gibi olsa da, başka konularda olumsuz sonuçlara yol açtığını görüp şöyle diyor Nora( Sayfa 112):

“ Babam benim sayemde hayatta kalmıştı. Ama başka biriyle birlikte olduğu için annem daha erken ölmüştü ve abimle iyi geçiniyorduk çünkü onu yüzüstü bırakmamıştım ama aslında aynı Joe’ydu ve o hayatta benimle iyi geçinmesinin nedeni ona para kazandırmamdı ve… ve… olimpiyatlara katılmış olmak hiç de hayal ettiğim gibi değildi. Ben yine bendim. Ayrıca Portekiz’de bir şey olmuştu. Herhalde intihara kalkışmıştım… Cidden başka hayatlar var mı yoksa yalnızca dekorlar mı değişiyor?”

Bunu destekleyen bir konuşması daha var Nora’nın( Sayfa 177):

“Boş yere hayatımızın farklı olmasını diliyor, kendimizi başkalarıyla ve kedimizin farklı versiyonları ile karşılaştırıp duruyoruz ama gerçekte çoğu hayat bir yere kadar iyi ve bir yere kadar kötü”

Kitapta Nora’nın denediği hayatlarla ilgili bunların aslında başkalarının hayali olduğunu farketmesi de yer alıyor. Bu bizler için de geçerli, hayalini kurduğumuz hayatlar bizim mi hayalimiz gerçekten?

Bu arada olimpiyat şampiyonu yüzücü, kutup araştırmacısı, dünyaca ünlü şarkıcı, evlenip bar işlettiği versiyonunu seçseymiş gerçekten hayal kırıklığı olacakmış.

Yalnız ufak bir olumsuz yorumumda var: kitaptaki küfürler biraz rahatsız ediciydi, tabi İngilizce orijinali öyle ama ilginç bir şekilde orijinalini duymak o kadar da rahatsız edici olmuyor.

Hayata döndüğünde şunları aklından geçiriyor( sayfa 263) ki bence de kitabın en çarpıcı noktalarından biri:

“Olimpiyatlarda yüzmesine, seyyah olmasına, şarap üreticisi, rockstar, gezegeni kurtaran buzul bilimci, Cambridge mezunu, anne ve milyonlarca başka şey olmasına yol açan fırsatları kaçırmış olabilirdi ama o insanların hepsi bir bakıma yine oydu. Hepsi oydu. Müthiş başarılar elde etmiş olabilirdi ama bunu düşünmek eskiden olduğu gibi onu depresyona sokmuyordu. Bilakis ilham veriyordu. Çalışıp çabaladığında neler olabileceğini görmüştü çünkü…. Hayatın bazen bize tuzak gibi gelmesi aslında zihnin oynadığı bir oyundu. Mutlu olmak için üzüm yetiştirip şarap üretmesi ya da gün batımını California’ya da izlemesi gerekmiyordu. Büyük bir evinin ve mükemmel bir ailesinin olması da gerekmiyordu. Yalnızca potansiyele ihtiyacı vardı ve potansiyelden bol bir şey yoktu. Bunu neden daha önce görmemişti ki?”

Peki yaşadığı hayatların içerisinde en çok hangisini beğendiniz? Belki bu versiyonlardan biri de sizin içinizdeki potansiyelle ilgili bilgi verebilir. İyi okumalar.

 Geri