No Image Available

Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum

 Yazar: Dr. Serkan Karaismailoğlu  Yayınevi: Elma Yayınevi More Details
 Açıklama:

Son zamanlarda okuduğum en faydalı ve öğretici kitaplardan biriydi, hem biyoloji bilgilerimi tazeledi hem de sıkmadan yeni yeni bilgiler öğretti. 286 sayfalık bu kitap Elma Yayınevi tarafından Eylül 2017’de basılmış.

Vücudumuz yaklaşık 30 trilyon hücre ve 40 trilyon mikroorganizmadan oluşmaktadır.

Mikroorganizmaların vücudumuza doğum ile girdikleri düşünülmektedir. Yani insan olarak doğup, mikrop olarak ölüyoruz.( Syf 28)

Beynimizde yer alan bezelye büyüklüğündeki nükleus akkumbens beynimizdeki ödül merkezidir, dopamin yani mutluluk hormonu bu bölgeyi uyardığında mutluluk hissini duyarız. Dopaminin yarısı beyinde yarısı da bağırsaklarda üretilir. Yani yediklerimiz de dopamin salınımını etkiler.

Beynimiz vücut büyüklüğümüzün %2’si iken tüm enerjinin %20’sini kullanmaktadır.

Karbonhidratlar şeker yapılarından oluşur, kanımızda çok şeker olması istenmez, böyle bir durumda pankreas insülün salgılatarak, kandaki şekerin hücrelere alınmasını sağlar, eğer daha fazla şeker gelirse, pankreas daha fazla salgılar, en sonunda da hücreler artık insüline duyarsızlaşır ve tip-2 diyabet hastalığı ortaya çıkar.( Syf 56)

Glisemiks indeks, aldığımız besinlerin kan şekerimize etkisidir. Kan şekeri en fazla yükselten saf glukoz’un indeksi 100’dür. Ekmeğin indeksi, toz şekerden bile yüksek, aman dikkatJ( Syf 57)

(Burada ufak bir not eklemek istiyorum: Yüksek glisemiksli besinler çabucak sindirilir ve çabuk acıkma hissi yaratır. Bu nedenle kiloya ve şeker hastalığına yol açabilir. Düşük glisemiks indeksli besinler tüketmeye özen göstermeliyiz.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu Gluten. Gluten bir proteindir, buğday, arpa, çavdarda bulunur. Bazı kişilerde görünen baş ağrısı, karın ağrısı, sürekli yorgun hissetme, bulanık bilinç gluten hassasiyeti kaynaklı olabilir.( Syf 69)

Kolesterol, hücreler için çok önemlidir. Östrojen ve androjen gibi çeşitli hormanların öncülüdür. D vitamini için gereklidir. Kanımızdaki LDL tıka basa yağ yüklenmiş bir kamyondur, HDL( iyi kolestrol) ise arkasındaki pikaptır, LDL’nin yükünü ulaştırdığı zaman hiçbir sorun yoktur. LDL’nin yükünün ulaştırmasını engelleyen faktörlerden biri yüksek kan şekeridir.( SYF 74)

Tükürük içindeki maddeler; nişastanın ilk sindirimini yapan amilaz, kayganlaştırı müsin içeren mukus ve ağrı kesici özellik gösteren opiorfindir ( Syf 83)

Midemiz yaklaşık 1.5 litrelik bir hacme sahiptir ve içindeki asidin pH değeri 1-2 arasıdır, midede besinler yaklaşık 6 saat geçiririler.

İnsanın ince bağırsağının toplam yüzey alanı 250-300 metrekaredir ( Syf 123)

Apendiks’in pek bilinmeyen önemli bir yararı vardır. Örneğin ishalde olduğu gibi bağırsaklarımızla ilgili önemli bir sıkıntı olduğunda, bağırsaklardaki yararlı bakteriler tehlike geçene kadar bu bölgeye sığınırlar. ( Syf 134)

Sindirim sistemini idare eden yapıya Enterik Sinir Sistemi denilir, bu sistem en yoğun bağırsaklarda bulunur ve bu nedenle ESS’ye ikinci beyin de denilir ( Syf 147)

Bazı sinir kabloları vücuda giderken omuriliği kullanmaz, beyinden otoban gibi doğrudan ilgili organa bağlanır, bunlar 12 adettir, çoğu başımızdaki yapılara bağlıdır, ama vagus denilen yol doğrudan sindirim sistemine bağlanır ve bu yol ile ESS ile beyin arasında 100 milyondan fazla nöron birbirine bağlanır. ( Syf 149)

Rapunzel sendromu ( Syf 204)

Probiyotik ve prebiyotik gıdaların mikrobiyatamız üzerinde etkisi çok büyüktür. Alkollü, gazlı ve tatlandırılmış içecekler mikrobiyata çeşitliliğini azaltırken, kahve ve çayın arttırdığı düşünülmektedir ( Syf 222)

Yorgun olduğumuzda beynimizde adenozin denilen moleküller birikir ve beyindeki reseptörlere bağlandıklarında etki göstermeye başlarlar, bağlanma sonrasında da insan kendini yorgun ve uykulu hisseder. Eğer uyursanız adenozin yoğunluğunuz azalır ve kendinizi dinç hissederseniz. Ama eğer kahve veya çay içerseniz bunlarda yer alan ve adenozine benzeyen kafein molekülleri bu reseptörlere bağlanır ve adenozin etki gösteremez, siz de uykulu ve yorgun hissetmezsiniz. Yani kahve ve çay size enerji vermez, asıl yaptıkları şey, yorgun hissetmenizi sağlayacak maddenin etki göstermesini engellemektir ( Syf 223-224)

Antibiyotik bakterilere etki eder ve özellikle geniş spektrumlu olanlar yararlı yararsız ayırt etmeden tüm bakterileri etkiler. Bilinçsiz antibiyotik kullanmayalım. Ayrıca uzun süreli antibiyotik kullanımı beynin plastsitesini ve bilişsel fonksiyonları negatif yönde etkilemektedir. Probiyotik tüketimi ve düzenli egzersiz bu negatif etkinin ortadan kaldırılmasında önemli rol oynamaktadır ( Syf 264)

Sağlığımız için faydalı bakterilere probiyotik, bu bakterilerin besinlerine ise prebiyotik denilmektedir.( Syf 266)

Probiyotikler: Kefir, yoğurt, turşu, bazı peynir türleri, sirke, kombu çayı vs

 

Prebiyotikler: Yer elması, muz, ceviz, mercimek vs.

Daha pek çok detay için kitabı okumanızı tavsiye ederim:)

 Geri