No Image Available

İletişim Donanımları

 Yazar: Doğan Cüceloğlu  Yayınevi: Remzi Kitabevi More Details
 Açıklama:

Kitabın girişi çok çarpıcı, Doğan Cüceloğlu, babasıyla ilgili duygu ve düşüncülerini , babasının kendisi için tuttuğu ama kendisinin çocukları için tutamadığı hatıra defterine yaptığı atıfla samimi bir şekilde 2 sayfada anlatıyor, babasını affetmiş, anlamış ve bu kitabı ona adamış.

Remzi Kitabevi’nden Kasım 2023 tarihli 74. Basımını okuduğum kitap 199 sayfa.

23 bölümden oluşuyor, her bölümü yazmayacağım ama içinden ufak ufak alıntılara yer vereceğim:

Sayfa 35

“Çocuğunuzla konuşurken, bir de çocuğunuzun gözüyle; eşinizle konuşurken, bir de eşinizin gözüyle; yöneticinizle konuşurken, bir de yöneticinizin gözüyle olaya bakarsanız daha rahat anlaşırsınız.”

Sayfa 45-46

“İki insan birbirinin farkına vardığı zaman iletişim başlar. İki insan birbirinin farkına vardığı andan itibaren; söylediği, söylemediği, yaptığı, yapmadığı herşeyin bir anlamı vardır. Yüz ifadesinin, beden duruşunun, sesin, bakışın anlamı vardır.”

Dokunma önemi ile ilgili;

Sayfa 61

“Dokunulmayan çocuğun bağışıklık sisteminin gelişmediği değişik araştırmacılar tarafından gözlemlenmiştir…. Eşlerine daha çok dokunan çiftlerin daha mutlu olduğu ve kendilerini birbirlerine yakın hissettikleri ve daha doyumlu bir cinsel yaşamları olduğu saptanmıştır.”

Sayfa 83, Sadi Şirazi’den bir alıntı

“İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın; çok yakınlaşma yanarsın.”

Sayfa 88

“İletişim ortamında “can”ın sezgisel olarak sorduğu beş soru şunlardır:

  • Kaale alınıyor muyum? Beni umursuyorlar mı?
  • Kabul ediliyor muyum? Beni olduğum gibi yargılamadan kabul ediyorlar mı?
  • Değerli miyim? Beni vazgeçilmez ve eşsiz olarak görüyorlar mı?
  • Yeterli miyim? Beni becerikli, bir şeyler yapabilecek güçte görüp yapabileceğime güveniyorlar mı?
  • Sevilmeye layık mıyım? Beni ben olduğum için özleyip, benimle zaman geçirmek istiyorlar mı?”

Sayfa 92

“Çocuğunuzla göz göze gelebilecek şekilde, onun hizasına iniyor musunuz?İnmiyorsanız çocuk pek kaale alınmadığını düşünür. Onunla beraber yürürken yürüyüş hızınızı onun yürüyüş hızına göre ayarlıyor musunuz? Ayarlamıyorsanız pek kaale alınmadığını hisseder.”

Sayfa 117

“Her olaydan öğrenilecek bir şey vardır; akıllı insan kendini suçlamak yerine, bu olaydan ne öğrenebilirim diye düşünür.”

Sayfa 119

“Lütfen çocuklarımızın özgüveninin gelişmesine olanaklar yaratalım. Onları öyle yetiştirelim ki, kendi ayakları üstünde durarak yaşamla mücadelelerini güçlü bir şekilde yapmaya hazır olsunlar.”

Sayfa 126

“Çocuk sevildiğini nasıl anlar? Çocuğun baktığı iki somut şey vardır: Bir, annem babam beni özlüyor mu? İki, annem babam benimle zaman geçirmek istiyor mu?”

Sayfa 126-127, bilinci gelişmiş baba şöyle düşünür:

“İşte şimdi yuvandasın. Bütün çalışmalarının, çabalarının amacı, aileni sağlıklı biçimde geleceğe taşımaktır. Şimdi seni karşılayan evladın, bütün gün seni bekliyordu; varoluşunun beş boyutunu onun şimdi seninle yaşaması, çocuğun gelişimi için hava gibi, su gibi önemlidir. Haydi bakalım, kolları sıva ve coşkuyla yaşamı kucakla!…. Baba oğul karşılaştıklarında, en azından 15 dakika birbirlerine zaman ayırırlar. Baba haftanın herhangi bir günü, büyük olasılıkla hafta sonu, oğluyla iki-üç saat baş başa zaman geçirmeye özen gösterir. Bu ilişki içinde olan çocuk, “Babam beni seviyor” bilinci içinde gelişimine sağlıklı bir şekilde devam eder…. Tabii baba için söylediklerim anne için de geçerlidir.”

Doğan Cüceloğlu’nun eğitimlerine katılmış bir babanın paylaşımı da güzeldi( Sayfa 128):

“ Eskiden eve gelince ilk sorum “Ödevlerini yaptın mı?” şeklindeydi. Eve gelince şimdi ilk sorduğum soru: “Oğlum bugün doya doya oynadın mı?” oluyor. Eğer “Daha oynamadım baba” yanıtını alırsam, ikimiz dışarı çıkıyor ve oynuyoruz, tabii oğlumun arkadaşları da bize katılıyor. Hocam çocuğumla ilişkim yüzde yüz iyileşti ve çocuk derslerine çalışmaya başladı, notları yükseldi”.

Cüceloğlu’nın Amerika’daki bir öğrencisi ile anısını anlattığı, onları evlerinde birbirlerine davranışlarını gözlemlediği bölüm de önemli( Sayfa 130’dan itibaren) ,bence satır satır çıkarılacak çok ders var. Sonrasında bu durumdan yazarın nasıl bir sonuç çıkardığını yazan kısmı da buraya eklemek istiyorum, aslında insanın duygu değişimini ve nereye yönelmesi gerektiğini de gösteren güzel bir örnek:

“Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan psikolojisi benim uzmanlık alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek konuştuğumu hatırlamıyordum. Kendime kızdım; sonra kendime kızmaktan vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım. Daha sonra onlara kızmaktan da vazgeçtim, onları yetiştirenlere kızdım. Sonra onlara kızmaktan vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren kültür ortamına kızdım. Daha sonra kimseye kızamayacağımı anlayarak, oradaki öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim”

Ve kitaptaki en faydalı tavsiyelerden biri ile sonlandırayım( Sayfa 178):

“Değerler kültüründe süreç vurguludur, çocuklara şu iki ilke öğretilir:

  1. Bir şey yaparken elinden gelenin en iyisini yap,
  2. Yaptığın zevk alarak coşkuyla yap.

Bu iki kurala uyarsan eninde sonunda sonuç alırsın…”

 Geri