No Image Available

Prof.Dr.Yankı Yazgan 99 sayfada bebeklikten çocukluğa-Söyleşi

 Yazar: Didem Ünsal  Yayınevi: Türkiye İş Bankası Yayınları More Details
 Açıklama:
İyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu, bu söyleşi kitabı. Öncelikle çok akıcı bir kitap.Ama sindire sindire okumakta fayda var.

Kitaptan birkaç önemli kısmı koyuyorum, birebir yazmak yerine, bazen kısaltıp yorumladım, bilginiz olsun.

Çocuğun ihtiyaçları sadece yedirmek, içirmek, gezdirmek değil. Korunma-kollanma, kendilerini güvende hissetme, aile, arkadaşlar, mahalle takım gibi bir yere ait olduklarını hissetme gibi ihtiyaçları vardır. Bu konularda büyükleri ile ters düşüp farklı davransalar bile, bundan dolayı dışlanmayacaklarını, reddedilmeyeceklerini, kendi ait oldukları yerlerden koparılmayacaklarını onlara iletmemiz ve hissettirmemiz gerekiyor. Güvenli bir şekilde kafa tutabilmek hakları vardır… Sayfa 6

Çocuğu değil, kendinizi disipline edin. Yetişkinler neyin önemli, neyin önemsiz olduğuna karar vermeli ona göre davranmalıdırlar. Örneğin 3 yaşındaki çocuğun çatalını doğru tutması mı önemli, yoksa kendini eliyle yiyerek de olsa besleyebilmesi mi?… Çocuğun kendini yeterli ve güçlü hissetme ihtiyacını karşılamayı ön plana çekersek, çatalı doğru mu tuttu, yanlış mı tuttu meselesi ikinci derecede önem taşır.
Sayfa 18-19

Çocuğumuzun yapabildiği şeyleri daha çok yapmasına imkan verelim. Masanın üzerine iyi tırmanıyorsa, masanın üzerini tırmanılır hale getirelim. Tırmanmaktan dolayı bir zarar doğmasını istemiyorsak, etrafına minderler koyalım… Yani ona yapabilme başarısını tattıralım.
Sayfa 21

Kardeş çatışmasını çözmenin yollarından bir tanesi, her çocuğun farklı bir ihtiyacı olabileceğini aklında tutmakla başlar. Çatışmalarda hakem rolünü oynamaktan ziyade, herkesin ihtiyacını karşılayan, ihtiyacını iyi bilen ve o ihtiyacı yeterince karşılayan birisi olma rolünü oynamak, çatışmayı daha çözücü bir etki sağlar.
Sayfa 26

İkinci çocuk için iki yıl bekleyin.
Sayfa 27
Burada maalesef detay veremiyorum, çünkü bir sonraki sayfa çıkmamış, İş Bankası Yayınları’na da e-mail attım ama gene maalesef cevap alamadım.( Bendeki baskıda neredeyse 10 sayfa basılmamış, gitti kitabın %10’u)

Küçük yaşta ise özgürlük, temel hayat düzenini engellemeyen her eylemin serbestliği anlamında alınabilir. Hangi Hayat düzeni? Kendine ya da başkasına zarar vermemek, uyku ve yemek gibi rutinler.
Sayfa 35.

Disiplin demek tutarlı davranmaktan başka birşey değildir.
Sayfa 38

Cezalandırmanın ilkeleri:
Verdiğiniz ceza, çocuğun anlayabileceği düzeyde olsun. Çocuğunuz hangi davranışın nasıl cezalandırıldığını anlayabilecek yaşa gelene kadar (en erken 2 yaş) ceza yöntemini kesinlikle kullanmayın. 2 yaş altı için, uyku ve beslenme düzeninin tutturmak, keşif davranışı için gereken güvenliği sağlamak, ona örnek oluşturacak şekilde davranmak yetip de artabilir.
Sayfa 40

Dayak yerine mola yöntemi
Çocukla ebeveyn ilişkisinin askıya alınmasıdır. .. Çocuğunuzun her hatasını, her hoşunuza gitmeyen davranışını cezalandırırsanız, daha ciddi sorunlar karşısında etkili bir yönteminiz kalmayabilir.
Sayfa 42

İleride başımıza olumsuz şeyler gelebilir diye bu olumsuzlukları çocukluk döneminde yaşamamız gerekmiyor. Aksine çocukluk döneminde olumsuz deneyimler yaşayan ve kötü muamele gören çocuklarla ilgili çok sayıda bilimsel araştırma tam tersini gösteriyor. .. Kısacası çocuğuna şimdiden alışşın mantığıyla bazı olumsuzlukları yaşatmak pek tavsiye edilecek bir tutum değil. İleride fakir olacak diye çocuğu parasız bırakmak gibi birşey bu.
Sayfa 43

Anne babalar hem çocuk iyi gelişsin, hem de kimseyi rahatsız etmesin, sessiz sedasız olsun istiyorlar. Bir inşaat yapılırken bile kocaman tabelada “Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” diye yazıyor, insan beyni özellikle çocuklukta bir inşaat alanı yani şantiye gibidir…Gelişim sırasında olan aksiliklere, pürüzlere bakmak yerine bebeğin gelişim basamaklarında ilerleyip ilerlemediğine daha çok odaklanmamız faydalı olur.
Sayfa 45

ÇOCUKLU HAYAT İÇİN DEĞİŞMEZ İLKE, ÇOCUĞU ANLAMAYA ÇALIŞMAKTIR.
Sayfa 51

Ödev yaparken çocuğun yerini alıp, ödevleri hazırlamak en sık uygulanan yöntem. Diğeri ise, hangi kaynaklardan yararlanabileceği konusunda yol göstermek, yaptıktan sonra tekrar kontrol etmektir.
Sayfa 71

Cezai yaptırımlar, tekrarlanmasını istemediğimiz zarar verici davranışlar olarak düşünülebilir. Ceza vereceğimiz davranışı seçerken bu davranıştan dolayı, çocuğun kendisinin de davranışı yapanın da zarara uğradığı ve bu zararı fark etmediği davranışları daha çok seçmekteyiz. Evin temel kurallarını çiğneyen davranışları seçmekteyiz. Evin temel kuralları her yaş içindir. Evdeki herhangi bir kişiye, eşyaya, hayvana bilerek ve isteyerek maddi veya manevi zarar vermek bunların başında gelir: birisini dövmek, bir başkasının eşyasını parçalamak, çalmak, hakeret etmek, o kişiyi küçük düşürmek gibi davranışlar evin içinde ceza ile sonuçlanacak davranışlar olarak ilan edilir.
Sayfa 91

Ödülsüz cezalandırma olmaz. Evimizin mahkemeden en önemli farkı, sadece ceza veren bir yapı değil, aynı zamanda doğru davranışları ödüllendiren, teşvik eden, destekleyen bir yapı olması. O zaman bir aile ortamı oluruz. İyi ve doğru davranışlar adeta cımbızla tek tek ortaya çıkartılıp desteklenmediği sürece,verdiğimiz cezalar da genellikle havada kalabilir. Bu sebeple, iyi davranışların teşvik gördüğü; teşvikin bazen küçük bir ödül, bazen güzel bir söz şeklinde gerçekleştiği aile düzeni, çocukların gelişimi için en uygun ortamı oluşturur.
Sayfa 91

 Geri